Azteklerin Kutsal Besini: Çikolata
İçeriği nedeniyle beyinde “serotonin” salgılayarak insanı mutlu eden çok az yiyecek vardır. Çikolata belki de ilk akla gelen aslında. Kimileri aşkı kimileri de mutluluğu sembolize ettiğini söylüyor çikolatanın. Hatta çikolata yerken bile mutlu olan bir kadını mutsuz etmenin büyük bir başarı olduğunu iddia edenler bile var. Bilincimizin ilk lezzetidir çikolata. Bayramlarda misafire sunulan enfes lezzettir. Çikolata kırgınlıkları alır, kutlamaları zirveye taşır. Acı kahvenin en tatlı misafiridir. Mitoloji onu, “Tanrıların Besini” olarak yazmış. Bilinen tarih ise 4 bin yıllık geçmişinde krallarla birlikte anmış. 7 Temmuz Dünya Çikolata Günü olunca işte bu mistik yolculuğu yaşayalım istedim.
Mitolojik hikaye bir masal tadında. Bir zamanlar, Amerika kıtasındaki bir ülkede rüzgar, bilgelik, doğurganlık ve yaratılış tanrısı Quetzalcoatl, gök kubbeden yer yüzüne inmiş. Cenneti ve yeryüzünü birleştiren tanrı yarı insan, yarı yılan ve yarı kuştu, uzun bir yüzü ve renkli tüyleri vardı. İnsanlara bilimi ve sanatı öğretti ve onlara erkek kardeşleri olan tanrıdan çaldığı değerli bir hediyeyi getirdi: yorgunluğu gideren ve keyifl i bir dinlenme sağlayan ilahi kakao meyvesi. Onun hükümdarlığında, insanlar gelişti ve tanrı onuruna büyük tapınaklar inşa etti.
DÜNYA BU LEZZETİ KAŞİFLERLE KEŞFETTİ
Ancak üç tane kötü tarafta bulunan büyücünün hain planlarıyla her şey değişti.. Bu üç büyücü, bir yandan hükümdar hakkında yalanlar ve dedikodular yaymaya başlayıp, bir yandan da Quetzalcoatl’ın aklını çelmeye çalıştılar. Bunlardan biri olan Titlacauan, Quetzalcoatl’a sonsuz gençlik vereceğini ve onu cennete geri döndüreceğini söylediği bir içecek sundu. Sonrasında içeceğin zehirli olduğu ortaya çıksa da artık çok geçti. Quetzalcoatl içmişti ve içecek onun delirtti, Krallığın başkenti olan Tula’daki tüm evleri, neredeyse tüm kakao ağaçlarını yaktı. Aztekler, daima sevdikleri ve inandıkları Quetzalcoatl’ın iyileşmiş ve zihni açık bir şekilde geri geleceğine yıllarca inandılar. Azteklerin tüylü kralları Quetzalcoatl’ın geri döneceğine inanılan efsanede belirtilen yıl olan 1519’da Cortes liderliğindeki İspanyol istilacılar Meksika’ya geldiler ve tam da Quetzalcoatl’ın ortadan kaybolduğu yere ayak bastılar. Aztek imparatoru Montezuma’nın, altın ve renkli tüylerle bezenmiş Cortes’i geri dönen Quetzalcoatl sanar. Cortes’in yaptıklarından, davranışlarından rahatsız olsa da, efsaneye inanmak ister. Tanrılarının geri döndüğünü gören Montezuma, onun gönlünü hoş etmek için bol bol kakaolu hediyeler sunar. İşte Avrupa’nn çikolata ile ilk tanıştığı an olarak girer tarihe.
4 BİN YILLIK TARİHİ VAR
Tarihi kaynaklar çikolatanın ilk kez M.Ö. 1900’lerde, şu an Meksika olarak adlandırdığımız topraklarda yaşamını sürdüren Olmekler tarafından keşfedildiğini ortaya koyuyor. Çikolatanın büyüsünün Amerika’dan dünyaya yayılması ise işte o görüşme sonunda 1528 yılında İspanyol kaşif Hernan Cortes tarafından Avrupa’ya getirilmesiyle başlıyor. İspanyollar bu sırrı yaklaşık bir asır kadar kendilerine sakladıktan sonra; tam bir çikolata aşığı olan İspanya Kralı’nın kızı Prenses Anne’in Fransa Kralı XIII. Louis ile evlenmesiyle, Fransa çikolatayla tanışıyor ancak halen çoğunlukla aristokratlar tarafından tüketiliyor. Yıllar içerisinde Avrupalıların yaptığı çalışmalar ile kakao tarlalarının sayısı artıyor, makineleşme devreye giriyor ve maliyet düşürülüyor.
1.5 asırlık geçmişi olan dünyanın en eski çikolata markaları Türk şirketi Yıldız Holding bünyesinde üretimlerine devam ediyor. Bilinen en ünlü Premium markası olan Godiva da öyle. Türkiye’de bu konuda çıkan Ülker ve Eti markalarının yaşadığımız bu keyifte büyük emekleri var.7 Temmuz Dünya Çikolata Günü. Çikolataya değer katan dünyaca ünlü Nestle’nin kurucusu Henri Nestle’nin de ölüm yıl dönümü. Buradan ayrıca Türk çikolatasını yaşatan Ülker ve Eti markalarının yaratıcıları Sabri Ülker ve Firuz Kanatlı’yı da rahmetle anmadan geçemeyeceğim. Onlarla tat hafızamızın derinliklerine iniyoruz çünkü.