Bir annenin cesareti ünlü markayı doğurdu
Ne kadınlarımızın haklarını verdik yeterince, ne de annelerimizin. Yılın bir gününde aldığımız çiçeklerden ibaret sandık. Oysa öyle değil. Ünlü olsun veya olmasın hepimizin asıl kahramanlarıdır anneler. Kahramanları yetiştiren, eğiten onlara cesaret verendir. Bilim tarihinde çok fazla yer verilmese de asıl bilim insanı annelerdir.
İlk doktorumuzdur, ilk kurtarıcımız. Ne zaman canımız yansa ağzımızdan çıkan ifade “anne” değil mi? Anneler aslında dünyanın en etkili mucitleridir de. Soframızdaki yemekleri ilk kez hazırlayanlar annelerimizin derin yaratıcı fikirleriydi. Bu yüzden, bu hafta da mutfağın gerçek patronları annelerimize özel bir yazı yazmak istedim.
Alanında dünyanın en güçlü markalarından biri olan Pepperidge Farm’ın kurucusu Margaret Rudkin’in iyi bir anne ve iyi bir eş olduğunu anlatan bir hikaye…
HASTA OĞLUNA ÖZEL EKMEK ÜRETTİ
1897’de doğan Rudkin Manhattan’ın kendine has zenginliği ile büyüdü, yaşadı. Okuduğu okulları birincilikle bitiren Margaret, 21 yaşında ABD’de oldukça ünlü olan borsacı Henry Rudkin ile evlendi, 3 çocuğu oldu. En küçüğü Mark’ın astım hastası olması onları şehirden uzaklaştırdı ve çiftlik evi almaya itti. Annesinin ve büyükannesinin tarifl eriyle hazırladığı doğal ekmeklerin oğlunun sağlığına iyi geleceğini düşünüyordu ve Pepperidge Çiftliği adını verdiği evde kendilerine yetecek kadar tam buğdaylı ekmekler üretmeye başladı. Ancak 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran, kurulan hayalleri yok etti. Onlarca hizmetçisi evden ayrıldı, garajdaki araçlar satıldı. Ellerinde kalan elma ve hindileri satarak idare etmeye çalıştı. Asıl sorun ise ekonomik kriz değil, eşini uzun süre yatağa bağlayan kaza oldu. 3 çocuğu ve eşinin yükünü omuzlarına alan genç anne Margaret Rudkin’in aklına yapabildiği en iyi iş geldi: tam buğdaylı ekmek…
ÜNLÜ MARKALARLA ÇALIŞTI ABD’DE BESTSELLER OLDU
Hastalara oldukça iyi geldiğini gören Rudkin, ilk siparişini oğlunun doktorundan aldı. Giderek artan ilgi önce birkaç markete, ardından yaşadığı kasabaya yayıldı. New York’tan siparişler geldi. Ardından diğer komşu kentlerden. Normalin 2-3 kat daha pahalıya satıldığı ekmeklere ilgi çığ gibi büyüdü. “Ben sadece iyi bir somun ekmek isteyen ve bunun bedelini ödemeye hazır küçük bir azınlığa hitap etmeye çalışıyorum” diyen Rudkin, ticari olarak hedef kitlesini yaratmaya başladı. 1940’lı yılların başında ABD’de niş ürün kategorisinde en tanınmış markalardan biri haline geldi. Müşterilerini kendi aile bireyi gibi gören Rudkin, tazeliğe büyük önem veriyordu. Satılmayan ekmekleri iade olarak aldı.
Doğal malzeme kullanımını şirket kültürü haline getirdi. Çiftçilerle birinci kalite un tedariki için cömert anlaşmalara imza attı. En büyük tatmini ise stratejisine ve odak noktasına bağımlı kalması oldu. Dünyaca ünlü çikolata markası Delacre ile kek ve çörek tarifl eri anlaşmasını imzaladı. Çocuklarına olan düşkünlüğü, eşine olan sevgisi Pepperidge Çiftliği’ni sadece ABD’nin değil, dünyanın da en büyük bağımsız unlu mamuller şirketi unvanına sahip olmasını sağladı.
1960 yılında Rudkin, Harvard’da konferanslar verdi. Çiftliğini ve öyküsünü anlatan “Margaret Rudkin Pepperidge Çiftliği Yemek Kitabı” ABD’de en çok satanlar listesine giren ilk yemek kitabı oldu. Şirketini 1961 yılında dünyanın en büyük gıda şirketlerinden biri olan Campbell Soup Company’ye 28 milyon dolara (Günümüzde 250-300 milyon dolar) sattı. 1966’da eşini kaybeden Rudkin, 1967’de vefat etti. Hayatının merkezinde yer alan oğlu Mark, annesinin cesaretiyle Fransa’ya yerleşti ve ülkenin en tanınan peyzaj mimarı oldu.
Bu haftasonu Anneler Günü.
Gerçek kahramanlarımız annelerimiz ve çocuklarımızın anneleri.
Onları 364 gün boyunca da sevgiyle şımartmak umuduyla.