Bir Tariften Öte Bir Girişimcilik Örneği
Yokluğun veya çaresizliğin yarattığı yiyecekler arasında yer alır aşure, güllaç. Elimizdeki var olan sebze veya meyve ile yarattığımız nice yemekler ve tatlılar arasında aklımıza ilk gelenlerdir. Geçtiğimiz Ramazan ayında güllaç tatlısını anlatırken, sizlere bununla ilgili kısa bir bilgi vermiştim.
Ancak nedense bu yemek ve tatlıların öyküsü topraklarımızla sınırlı kalmış ve markalaştıramamışız, lezzetini dünyaya yeterince tanıtamamışız. Basit bir salatanın öyküsü bizlere bu konuda müthiş bir örnek veriyor oysa.
Birçoğumuz Sezar Salatası’nın Romalı ünlü devlet adamı Julius Sezar ile bağlantısının olduğunu düşünür. Ancak bu tarihi karakterle bir bağı yok bu salatanın. Sezar Salatası, bir yemekten öte akıllı bir girişimcinin yarattığı bir markadır.
MUTFAKTA NE KALDIYSA…
1920’li yıllarda ABD’de içki yasağının olduğu dönemlerde Amerikalılar, San Diego’dan sınırı geçerek Meksika’nın ünlü turizm merkezi Tijuana’ya giderler ve doyasıya alkol tüketirlerdi. Tijuana’nın yemekleriyle ünlü oteli Casesar’s Palace’ın sahibi ve şefi Caesar Cardini 4 Temmuz 1924’te ABD’nin Bağımsızlık Günü kutlamalarında Amerikalı turistlere ev sahipliği yapıyordu.
Ancak o günün doğal olarak beklenmeyen sayıda kalabalık olan misafirleri, mutfağın da tükenmesine neden oldu. Bunun üzerine şef Caesar, müşterilerini aç bırakmamak adına elinde kalan malzemeler; kaşık marulu, sarımsak, kruton, parmesan peyniri, yumurta, zeytinyağı ve Worchester sosunu bir tabakta buluşturdu. Misafirlerin enfes diyerek tarif ettikleri bu lezzet, artık restoranının vazgeçilmezi arasına girdi. 1948 yılında da Caesar Cardini, Sezar sosunun patentini aldı.
HOLLYWOOD YILDIZLARININ YENİ AYRICALIĞI
Bu hikayenin geliştiği yıllarda Sezar Salatasının öyküsü ABD’de dalga dalga yayıldı ve o yıllar Tijuana’ya geçip Sezar Salatası yemek çok ayrıcalıklı bir etkinlik haline geldi. Clark Gable ve Jean Harlow gibi dönemin efsanevi Hollywood yıldızları buraya sık gidenler arasındaydı.
New York Times’ın ünlü yazarı Dorothy Kilgallen’in “Hollywood’daki büyük yemek öfkesi – Sezar Salatası – New Yorklulara Gilmore’s Steak House tarafından tanıtılacak. Çok fazla sarımsak, çiğ veya hafif çırpılmış yumurta, kruton, marul, hamsi, parmeasan…” sözleriyle tarif ettiği salata, giderek daha da ünlendi.
1953 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te yer alan Uluslararası Epikür Derneği, son yarım asırda Amerika’da ortaya çıkan en büyük tarif olan bu lezzete Sezar Salatası adını verdi. Ne zaman Sezar Salatası yesem aklıma hep bu hikaye gelir. Eldeki imkanların sınırlı olmasının bir bahane değil bir marka yaratma hikayesidir, Sezar Salata. Her ne kadar Romalı Sezar ile bir bağı olmasa da bu girişimcilik örneğinin hakkını vermek gerekiyor. Yani Sezar’ın hakkı Sezar’a…