Hikayelerle Süslü Lezzet: İMAMBAYILDI
“Matlûbü’l-mikdâr patlıcanları tulüne dörder pare edip kökünden ayırmayarak usul üzre tuzlayıp terk oluna. Badehu kabaca soğan doğrayıp bolca rûgan-ı zeyt ile bir miktar patlıcanları koyup tencereye vaz birle üzerine patlıcanları koyup nısf-ı âherini dahi üzerine döşeyip vâfîce suyuyla tabh oluna. İçine birkaç baş sarımsağın soyulmuş dişlerini dahi ilave ederler. Soğudukta tabaklar vaz birle tenâvül buyrula. Kabak dahi bu minval üzre pişer ise nefis olur.”
Size çok karmaşık gelen, eminim çoğumuzun anlamadığı yukarıdaki ifade aslında bir yemek tarifine ait: İmambayıldı.
Dünyanın en fazla çeşidine sahip mutfaklarından biri olan, bana göre ilk sırada yer alan Anadolu’nun bu zenginliği yüzlerce, hatta binlerce yıllık geçmişe gitse de tarihsel olarak kaynaklarımız oldukça yeni.
Düşünün, ilk yemek kitabımız “Melceü’t Tabbâhîn” yani Aşçıların Sığınağı bundan yaklaşık 2 asır önce kaleme alınmış. Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil’in 1844 yılında taşbaskı halinde yayımladığı ilk yemek kitabı, çorbalar, kebaplar, et yemekleri, külbastılar, yahniler, köfteler, pilakiler, börekler, sıcak ve soğuk tatlılar, zeytinyağlılar, pilavlar, hoşafl ar, şuruplar olmak üzere on iki fasıldan oluştu.
Tarifi ve tarihi ilk yemek kitabından
284 farklı yiyecek ve içecekle birlikte imambayıldı hakkında bilgi veren eserde yemeğin tarifi kadar tarihi de dikkat çekiyor. Esere göre eski zamanlarda bir imam, zengin bir zeytinyağı tüccarının kızı ile evlenmiş Eşinin çeyizinde bol miktarda kaliteli zeytinyağı dikkat çekiyormuş. Kadın ilk günlerde boğazına düşkün kocasına bu zeytinyağı ile hazırlanmış, içine domates ve soğan eklenmiş patlıcan yemeği hazırlarmış. 13’üncü günde yemek masasında patlıcanı göremeyen imam, artık zeytinyağının kalmadığını öğrenmiş. İmamın bu üzüntüsü bayılmasına neden olmuş ve soframızın zahmetli ancak oldukça lezzetli eseri imambayıldı ortaya çıkmış.
Kitapta yer almasa da kulaktan kulağa yayılan bir başka rivayete göre, eski bir dönemde bir imam, karısı tarafından yapılan bu yemeği ilk kez yediğinde lezzetinden veya yemeğe katılan malzemenin maliyetinden dolayı bayılmış. Bir başka rivayete göre yine eski zamanların birinde bir imam, imambayıldının mucidi olan karısının elinden bu yemeği yiyince o kadar çok beğenir ki bayılır. Aynı rivayetin detayları da der ki lezzeti olduğu kadar içindeki malzemelerden biri de imam arkadaşı bayıltmış olabilir.
Yunanlılar da sahipleniyor
Geçtiğimiz haftalarda sizlere Türk dönerinin yurtdışındaki türevlerinden bahsetmiştim hatırlayacağınız üzere. Arapların Shawarma adını verdikleri dönere Yunanlılar Gyros diyor. Benzer durum cacık (caciki), musakka (mousakas), dolma (dolmades), kuru fasulyede (fasolada) olduğu gibi imambayıldıda da var. Yunanistan lokantalarına gittiğinizde “imambayildi” dediğinizde karşınıza işte bu müthiş lezzet çıkacak. Komşumuz o kadar seviyor ve sahipleniyor ki bu yemeği, 2005 yılında Orestis Falireas ve Lysandros Falireas adında iki kardeşin kurduğu Imam Baildi adlı grup, geleneksel Yunan şarkılarını günümüz ezgileriyle süslemiş. Falireas kardeşler, sırf espri olsun diye kurdukları Imam Baildi grubunda bu ismi seçmelerinin ana nedenini ise çeşitlilikten dolayı koyduklarını ifade ediyor.