Japonya’dan ABD’ye, en iyi Türk restoranları
İtalyan, Japon, Çin, Fransız… Mutfağının çeşitliliği az olsa da, bu ülkeleri bir araya getiren markalaşmış restoranları. Dünyanın her neresine giderseniz gidin, bir Japon restoranına girdiğinizde isimleri değişse de, tasarımdan mönüye kadar hemen hemen hepsinin birbirine benzediğini görürsünüz… Son dönemde bu ülkelerin arasına Hint mutfağını da almayı unutmayalım. Avrupa’nın her önemli kentinde bir standardizasyona sahip Meksika, Arjantin mutfağını da bulmanız mümkün. Soramadan edemiyoruz, peki ya Türk restoranları?
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, birkaç yıl öncesinde dünyanın değişik ülkelerine yayılan Türk restoranlarıyla ilgili bir çalışmayı gündemine aldı. Sayıları 5 bini bulan bu restoranların ortak bir görünümde buluşması hedefleniyordu. Medyada çıkan haberlere göre tasarım için adımlar atılmıştı; ancak süreç tamamlanamadı.
Yukarıda bahsettiğim ülkelerin, restoranlarda standardizasyonu oluşturmaktaki amacı; bu iş yerlerine birer turizm ofisi olarak bakması aslında. Bir Japon restoranına girdiğinizde, ülke hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz kesinlikle. Bu gastronomi turizminin belkemiği aslında.
En büyük dönerci bir Endonezyalı
Bakın, ileride de bahsetmek istediğim; dünyanın en büyük dönercisi; Kebab Turki Baba Rafi adlı Asyalı zincirini ele alalım. Endonezyalı 30 yaşlarında bir girişimci olan Hendy Setiono tarafından birkaç yıl önce kurulan Türk Kebabı zincirinin Malezya’da, Bangladeş’te, Singapur’da, Sri Lanka’da, Çin’de, Hindistan’da yani Asya’nın neredeyse yarısına yayılmış bölgesinde bin 300’den fazla şubesi var. Hatta Setiono, yakın zamanda Avrupa pazarına girmek için Hollanda’ya da şube açtı. Yani ‘Türk Döneri’ni bir Endonezyalı girişimci dünyaya tanıtıyor. Türklerin kurduğu, işlettiği, yönettiği döner zincirleri arasında birkaç yüz şubeye ait kaç marka bulabilirsiniz?
Her bölgenin her kentindeki her ilçenin mutfağının farklılığına sahip Türkiye, bu kadar zenginliği kullanmalı diye düşünenlerdenim.
Bunu yurtdışında başarabilen, sayıları az da olsa hem ülkemizi hem de mutfağımızın temsil eden restoranlar da var tabii.
Ünlülerin uğrak mekanları
Örneğin Romanya’nın en ünlü Türk et restoranı Vacamuuu, Bükreş’i ziyaret edenlerin acıktığında ilk uğradığı yerlerden birisi… New York’taki Şipşak, Dervish, Almanya’daki Adnan, Handicap, Le Canard, Avustralya’daki Ottoman, Tulum, Efendy, Londra’daki Frescobaldi, Sofra, Rüya, Yosma, Florida’daki Agora, Şangay’daki Capo, Tokyo’daki Bosphorushasan, Viyana’daki Kent, Paris’teki Sizin…
Bu restoranların kurucuları, işletmecileri, mönüleri tamamen bu toprağa ait. Ve ziyaretçileri arasındaki isimler, dünyanın yakından takip ettiği sanatçılar, devlet adamları, edebi kişilikler, iş insanları…
Küresel turizm, geleneksel yapısına yeniliği ekliyor. Gastronomi bunlardan en dikkat çekeni. Üst sınıf insanların da tercihi olan bu turizm koluna özel cruise gemileri seferlere çıkıyor. Ancak destinasyonlarında ne yazık ki yokuz.
Türklerin yurtdışında sahibi olduğu restoranlar, bu noktada desteklenmesi gereken elçilerimiz. Onların tanıtımları ile birlikte gastronomi turizmimiz de eminim hareketlenecektir. Zira Akdeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu bu anlamda önemli duraklara sahip.