Kapalıçarşı’dan İtalyan restoran markası çıktı
Anadolu zengin bir mutfağa sahip. Ancak tanıtım konusunda oldukça fakiriz. Yoğurdu üreten bizleriz, ancak pazarlayan Yunanlılar. ABD’de gururumuz olan Chobani markasının hemen altında “Greek Yogurt” yazması bundan. Baklavada da aynısını yaşadık, lokumda da. Son olarak Yunan marketlerinde Türk işi helva, “Halva” adıyla satılıyor Atinalı üreticiler tarafından. Üretmek önemli ancak pazarlamak daha da önemli. Gelin bununla ilgili karşılaştığımız ilginç bir marka ve hikayesine adım atalım.
Yolunuz İstanbul’un gözde alışveriş merkezi Zorlu’ya düşmüştür elbet. En etkileyici yerlerinden biri de Eataly adlı restoranı.
Zorlu AVM’ye gidip, Eataly’ye yolum düşse içimde bir burukluk olur her zaman. Bunun nedeni ise bu markanın kısa ancak önemli tarihinde gizli. 1997 yılında İstanbul’a gelen her turist gibi İtalyan Oscar Farinetti’nin de yolu Kapalıçarşı’ya düştü. Dünyada hala faaliyet gösteren en eski alışveriş merkezi olan Kapalıçarşı’nın mağazaları, mağazalarından yayılan kokular, kokularda gizli olan ürünler Farinetti’nin ilgisini çekti. Sadece bir turist olarak değil de, girişimci olarak düşünmeye başlayan Farinetti, 1455 yılında kurulan ve 6.5 yüzyıldır ayakta kalan Kapalıçarşı’nın konseptini nasıl modernize edeceğini ve iş dünyasına nasıl uyarlayacağını düşündü. Aklına özel bir restoran kurma fikri geldi. “Eat Italy” yani “İtalya’yı ye” sözcüğünü kısaltarak birleştiren Farinetti, Eataly ismini markalaştırmaya karar verdi. Tabii ilk ziyaretin üzerinden birkaç yıl geçmesi gerekiyordu.
Ocak 2007’de İtalyan işadamı Oscar Farinetti, Torino’daki kapalı vermut fabrikasını Eataly’nin ilk şubesi haline getirdi. Dünyaca ünlü ABD’li gazete New York Times, burayı “hareketli bir Avrupa açık pazarının unsurlarını, Whole-Foods tarzı bir süpermarketi, yüksek kaliteli bir yemek alanını ve bir yeni dönem anlayışının merkezini birleştiren” bir “mega mağaza” olarak tanımladı.
Yıl 2010’u gösterdiğinde ilk şube Torino şehrinde kapılarını açıyor. Sadece bir restoran değil, bir marketi de andırıyordu Eataly. Ardından diğer ülkeler ve şehirler geldi. Japonya, Brezilya, ABD, Kanada, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya derken 39 şubeye ulaştı. Türkiye’ye yani doğduğu topraklara ise 2014’te döndü Eataly. Bu kez bir fikir olarak değil, zincirin bir halkası olarak. En büyük ikinci restoran Zorlu’da açıldı böylece.
SAHİP OLMAK KADAR LAYIK OLMAK DA ÖNEMLİ
Farinetti için 21 yılda 39 şube yeterli değil tabii. Önümüzdeki yıllarda Abu Dhabi, Brüksel, Hong Kong, Johannesbourg, Londra, Toronto, Mexico City, Rio, Singapur hatta Sidney’de de restoranlar açılacak. Şu anda 3 kıtada şubeleri var ve bu sayı 5’e ulaşacak. Yani her kıtada Eataly yer alacak ve kısa zamanda küresel yolculuğunun hazırlık sürecini tamamlamış olacak. Değerlere sahip olmak, onları keşfetmek, üretmek tabii ki önemli. Ama daha da önemlisi, onları dünyaya pazarlayabilmek. Çünkü markalaşamamamızın en önemli sorunu, 6.5 asırlık Kapalıçarşı’ya sadece bakmak oldu. Çünkü Oscar Farinetti, bakmakla yetinmedi, gördü. Yoğurt, helva, baklava veya lokum. Anadolu’nun lezzetleri. Ancak ne yazık ki sahiplenilmiyor yeterince. Sebebi de Anadolu’da dedikleri gibi; “Bir şeye sahip olmak kadar, layık olmak da önemli.”