Armatür, Valf, Musluk, Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri Derneği
Üyelik Koşulları Dijital Kütüphane

Üreticiler: Yüksek faizle bu hedefler zor

Açıklanan OVP ile hükümetin meclisten gizli paralel bütçe yarattığını belirten Aziz Konukman, ‘Meclise sunulmadan 1 trilyon ek borçlanma yetkisi eklendi. Bu ödenek üstü harcama demek. 5018 sayılı yasaya aykırı.’ dedi

Ekonomi dünyası tarafından merakla beklenen Orta Vadeli Program (OVP) 6 Eylül günü açıklanmasının ardından kamuoyu tarafından tartışılmaya devam ediyor. OVP ile açıklanan hedefler gerçeği yansıtıyor mu? Açıklanan hedefler üretim sektörü için neler sunuyor? Uzmanlar ve üreticiler 2024, 2025, 2026 yıllarını kapsayan OVP’nin ekonomi için neler vaat ettiğini Aydınlık’a değerlendirdi.

BİLİMSEL DEĞİL

İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, geçmiş dönem muhasebesi yapılmadan açıklanan OVP’nin bilimsellikten uzak olduğunu ifade etti. Konukman şu sözleri kullandı:
“OVP’de eğer 2024, 2025, 2026 hedefleri yer alacaksa 2023’ün de bir muhasebesinin yapılması lazım. Fakat OVP formatında herhangi bir hesaplaşma yapılmıyor. 2023 yılındaki hedeflerle gerçekleşme tahminlerini karşılaştırıp ne kadar sapma olduğunu görmemiz lazım. Bir sapma varsa bu sapmanın nedenleri soruşturmadan geleceğe ilişkin öngörü bilimsellikten uzak kalır.”

OVP’nin kalkınma planı doğrultusunda açıklanması gerektiğini ancak kalkınma planı olmadan hazırlandığı için yasaya aykırı olduğunu iddia eden Aziz Konukman şu vurguları yaptı:

“Bizim 5018 sayılı kanunumuz var. Bütçe mali kontrol yasası. 5018 sayılı yasanın 16. maddesinin değişik 2. fıkrasında OVP için ‘kalkınma planları doğrultusunda hazırlanır.’ diyor. Bu yeni OVP 2024, 2025, 2026 yıllarını kapsıyor. Dolayısıyla 11. kalkınma planı sona erdikten sonraki yılları kapsıyor. Yeni OVP, 12. plan döneminin hedeflerini dikkate almak zorunda. Fakat 12. kalkınma planı meclis kararı olarak geçmemiş. Plan olmadan program hazırlanamaz. Dolayısıyla 5018 sayılı yasanın 16. maddesinin değişik 2. fıkrasının şartı yerine gelmemiştir. Usulüne uygun hazırlanmadığı halde Resmi Gazete’de yayınlanmış oluyor. ‘Bütçe hakkı’ halk adına meclisin yürütmeye gelir ve gider yetkisi vermesi demek. Bu durum bütçe hakkına büyük bir darbe indirmek demektir.”

1 TRİLYON GİZLİ BORÇLANMA

Hükümetin OVP ile meclisten gizli paralel bütçe yarattğını söyleyen Aziz Konukman şu ifadeleri kullandı:

“OVP’nin geçen yıldan programlanan bütçe büyüklüğü şöyle: Bütçe geliri 4,9 trilyon. Bütçe gideri 5,6 trilyon. Bütçe açığı ise 659,4 milyar. Bunlar meclisin verdiği ek bütçe dahil sayılar. Ek bütçe dahil harcama yetkisi 5,6 trilyon. Programdaki harcama yetkisi 4,5 trilyon. 1,1 trilyon ek bütçe ile de 5,6 trilyon oldu. Gelir de 4,9 trilyondu. 1,1 trilyon ek bütçeyle beraber 6 oldu.”

“Yeni OVP’de ise harcama 6,6 trilyon olmuş. Gerçekleşme tahmini ek bütçeye yaklaşık 1 trilyon artacak. Cumhurbaşkanı kararnameleriyle kuruluşlara ödenek eklemeleri yapılmış. 5 Temmuz’da meclise gelen bir torba yasayla cumhurbaşkanı, kuruluşların bütçelerine ekleme yapmaya yetkili kılınıyor. Ama rakamları verilmiyor. Şimdi görülüyor ki bu rakamlar OVP’nin bu gerçekleşme tahmininde 1 trilyonu buluyor. Onun için paralel gizli bütçe diyorum. Parlamento 5,6 trilyonluk harcama izni verdi. Oysa hükümet gerçekleşme tahminini 6,6 yazarak 1 trilyon eklemiş oldu ve meclisin iznini aştı. Bu ödenek üstü harcama demek. Yani 5018 sayılı yasaya aykırı.”

Aziz Konukman, oluşan bütçe açığının ise vergilerle yine dar gelirli vatandaş karşılanacağını ve vatandaşlara bir yük daha getireleceğini öne sürdü. Konukman sözlerini şöyle bitirdi: Genel bütçe açığı 661 milyar. En fazla borçlanma limiti önce 661 milyar oluyor. Sonra Maliye Bakanı ve Cumhurbaşkanı yüzde 5 artırılabiliyor. O borçlanma limitini bir de 3 misli artırma yetkisi veriliyor hazineye. Limit 728,6 milyar oluyor. Verilen üç katı borçlanma hakkı ile birlikte borçlanma yetkisi 2,2 trilyon oluyor. Korkunç sayı. 1 trilyon borçlanma, meclisin bilgisinden gizli tutuluyor ve meclisin vermediği bir izin kullanıyor. Peki bunun maliyetini kim ödeyecek? Tabii ki hazineye bu açığı vergilerden yani yurttaşlar karşılayacak. Dar gelirli vatandaşlar bir yükün daha altına girecek.

‘YABANCI SERMAYEYE MESAJ MI?’

Cumhurbaşkanının sıkı para politikasının arkasında duruyoruz şeklinde verdiği mesajın önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Serap Durusoy sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu mesaj acaba yabancı sermayeye mi verildi sorusunu da doğuruyor. Dış basında Sayın Cumhurbaşkanının para politikası görüşünde keskin bir dönüş olduğu yönünde değerlendirmeleri oldu. Açıkçası ben bunun çok ani verilmiş bir karar olduğunu düşünüyorum. Zira Sayın Cumhurbaşkanı program açıklandıktan sonra büyümeden ve cari fazladan taviz vermiyoruz yönünde bir değerlendirmesi oldu. Yine cari fazla vererek ve büyüme sağlanarak enflasyonun uzun dönemde önlenebileceği düşüncesi hala devam ediyor.”

Belirlenen hedeflerin kısa sürede gerçekleşmeyeciğini belirten Serap Durusoy şu değerlendirmeyi yaptı:

“OVP’den sonra yerli ve yabancı basın mensuplarıyla yapılmış olan toplantıda hem Mehmet Şimşek’in hem de Sayın Yılmaz’ın siyasi iradenin desteklerini aldıkları yönündeki açıklaması önemli. Ama bu destek önümüzdeki aylarda devam edecek mi? Fakat belirlenen hedeflerin kısa bir sürede gerçekleşmeyeceği bilinen bir gerçeklik. Enflasyon rakamının tek haneye ineceği yönündeki beklenti de bana göre çok fazla ütopik.”

‘ÇÖZÜM YOK’

Son olarak açıklanan programında aslında çözüm olmadığını ifade eden Durusoy şu açıklamayı yaptı:

“İç dinamikler kadar dış konjonktür de belirleyici olacak. Zira Avrupa Birliği (AB) bölgesinde büyüme rakamlarına baktığımız zaman durgunluk içerisinde olduğunu görüyoruz. İhracatımızın büyük bir kısmının AB ülkelerine yapıldığını düşünecek olursak hedeflerin kolayca tutacağını söylemek güç. Kaldı ki turizm sezonu bitiyor. Önümüzdeki aylarda turizm gelirleri de azalacak. Yani aslında çözüm yok. Yüksek enflasyon, dış açık düşük rezerv, yüksek kurların kabul edildiği bir ekonomik manifesto diyebiliriz.”

YÜKSEK FAİZ İLE YATIRIM OLMAZ

En büyük sorunun cari açık olduğunu belirten İkra Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan, şu ifadeleri kullandı:

Cari açığı ihracat ve turizm gelirleriyle belli bir dengeye oturabilirse 2026’ya kadar olan ekonomik hedefler tutturulabilir gibi gözüküyor. Ancak hala bir faiz belirsizliği var. Ne kadar daha yükselecek? İnsanların yatırıma yönelmesi, faiz paralarının üretime, istihdama yönelmesi için belirsizliğin ortadan kalkması lazım. Bununla beraber ihracatçıların beklentisi çok fazla. OVP’de tutabilecek hedefler varsa kur dengesinin sağlanması gerekiyor. Kurla enflasyon makasının daralması gerekiyor. Faizin nerede duracağını öngörmeden, büyüme ya da enflasyon hedeflerini yerine getiremeyiz. Çünkü bir tüccar, ihracatçı faizler bu kadar yüksek iken risk alamaz, yatırım yapmaz. Bu faiz belirsizliğinin düzeltilmesi lazım. Faiz yerine oturmadan enflasyonu da tek haneyi düşüremeyiz. İstihdamı da artıramayız.

‘HEDEFE ULAŞACAK PLAN BELİRLENMELİYDİ’

İhracatçıların en çok ilgilendiği kalemin döviz olduğunu söyleyen Erin Motor Genel Müdürü Ersin Şahin şu açıklamayı yaptı:

Enflasyonu dövizin tetiklediğini anlıyoruz ve bugüne kadar yapılan politikalara da hak veriyoruz. Ancak seçim öncesi yapılan politikaların oya yönelik olması ve maliyetin ihracatçılar üzerine yıkılması bizleri çok zor durumda bıraktı. Kaynakların kısılmasını anlıyoruz. Fakat finansmana erişimin neredeyse sıfıra büyük zorluk çıkarıyordu.

Döviz beklentilerine bakınca, üreticiyi ve ihracatçıyı destekleyen bir politika olduğunu gördüklerini öne süren Şahin,şu sözleri kullandı:

“Bu bizim için son beş yıllık fabrika ayarlarına dönüyor olmamız demek. Son beş yılda Türkiye ekonomisinin büyümesi ihracata ve üretime yönelikti. Kaynakların da ar-ge’ye, savunma sanayine ayrılması, tekrar doğru ekonomi politikalarına dönmek demek. OVP’deki eksiklik şu; olabildiğince gerçekçi hedefler konmuş. Ancak hedeflere ulaşacak yolun da tarif edilmesi gerekiyordu. Eksiklik burada. Hedefe ulaşırken hangi yolu izleyeceklerini, örneğin faizle ilgili kararlarının hangi dönemde nasıl alınacağına dair planların açıklanması gerekirdi. Muhtemelen ekonomi yönetimi kendisine bir oyun alanı bırakıyor. Kendilerini belirli sözler verip kısıtlamak istemiyorlar.”

‘İSTİHDAMA DA ÖNEM VERİLMELİ’

Sadece enflasyon değil istihdam gibi konulara da önem verilmesi gerektiğine işaret eden ARMATÜR Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hazırlayanların emeğine sağlık. İyi bir program. Buradaki asıl konu bu programa hem özel sektör, hem de kamu tarafı uyabilecek mi? Programı hakkıyla yerine getirebilecek mi? Bence asıl soru bu. Eğer ki program ile belirlenen şartları gerçekleştirebilirsek ülkecek, o hedefleri tuttururuz diye düşünüyorum. Yani döviz hedefi, enflasyon hedefiyle ondan sonra asgari ücretin 15 bin TL’ye çıkması gibi çok güzel hedefler var. Sanayiyi, üretimi, ihracatı destekleyeceksin, döviz akışını artıracaksın, masrafları kısacaksın.

“Maalesef ki tutturamıyoruz. İthalatta açık veriyoruz, bütçelerde açık veriyoruz. Açıklar vermeye devam ettiğimiz sürece de programları tutturmamız zorlaşıyor. Ama bunu iş çevresi için yeni bir başlangıç gibi düşünüyoruz. Bu hedefler bizi şu anda heyecanlandırıyor. Onun için elimizden geldiğince destekliyoruz. Yapamazsak bizi daha kötü günler bekliyor. Ama bugüne kadar hep trenin son vagonuna yetiştik. İnşallah bunda da trenin son vagonuna yetişiriz, devam ederiz. Bu tür programlar tüm ülkece kemer sıkmayı gerektiriyor. Ayrıca, enflasyonu düşürelim gibi başlıkların yanı sıra ‘Ekonomiyi nasıl canlandırırız?’, ‘İstihdamı nasıl artırırız?’ gibi başlıklara da önem vermek gerekiyor.”

YETERLİ İNSAN GÜCÜ YOK

Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve İSO Meclis Üyesi Mustafa Tecdelioğlu ise üretimde yaşanan insan gücü sorununa dikkati çekerek şu vurguları yaptı:

“Öngörülebilirlik sunması açısından iyi bir program olmuş. Elbette uygulamada görmek gerekiyor. Uygulamada tersi olursa olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Çünkü büyümeden bir miktar taviz verilecek. Faiz artacak ve finansman maliyetleri artacak. Yapısal adımlar faydalı. Özellikle sanayiye ilave yer tahsisi konusunda alanların genişletilmesi gerekiyor. Bir yerde sanayi geliştiğinde hemen OSB ve arsa fiyatları katlanıyor. Yatırım maliyeti artıyor. Yatırımların ve teşviklerinin planlanması gerekiyor. Bir yere teşvik verdiğinde orası fazla kapasite ile doluyor ama orada o işi yapacak insan kaynağı bulunmuyor. Bir diğer sorun ise personel sıkıntısı. Sığınmacıları gönderme planı var ama onlar olmasa çalıştıracak insan kaynağı yok. Ülkemizden Avrupa’ya giden bir nitelikli nüfus da var. Turizm yatırımlarının da planlanması lazım. Onlarca otel kuruluyor. Çalışacak personel ülkemizde yok. Güney Asya’dan çalışan getiriliyor.”

This will close in 60 seconds